Filmi yeni bir “Apocalypse Now” olur // Burçay Erçetin // 1 Eylül 2005

Filmi yeni bir “Apocalypse Now” olur // Burçay Erçetin // 1 Eylül 2005

Söylenebilecek ilk şey kesinlikle çok gerçekçi olduğu. Ben oralara gitmedim görmedim nerden anlıyorum gerçek olduğunu dersem, bu da yazarın olayları, karakterleri ve onların dünyalarını anlatmaktaki başarısı. Roman kahramanları fazlasıyla gerçek, sanki tanıyorum ben bu adamları hissi bile uyandırıyor. Hatta “yazar gerçek hayattan tanıdığımız birilerini mi roman kahramanı yaptı acaba?” diye düşündüm okurken.

Romandaki tüm ana karakterler iyi kalpliler, hepsi için insan üzülecek hatta onları haklı çıkartacak bir şeyler buluyor. Düşününce biraz garip esasında ama bu insanı gerçeklikten koparmıyor. Çünkü kötü olan şey zaten belli: Savaş. Belki de konu savaş olunca başka kötü bir karaktere gerek bile kalmıyor.

Savaş/çatışma/katliam ile ilgili anlatımlar çok gerçek, rahatsız edici derecede gerçek. Bölge insanının ruh halini okuyucuya taşıyacak, anlatacak kadar gerçek. Gelincik ile ölüm/kan benzetmesi çok etkileyici, hatta romanın bir yerinde bunun “Anadolu gelinleriyle” de bağlantısı kuruluyor. Benim de bir süre kafamı meşgul etti bu, hakikaten böyle midir acaba diye?

Ben romanı kalınlığına rağmen kısa sürede okudum, bu da anlatımının akıcı olduğunu gösterir. Aynı şeylerin sürekli tekrar edilmesinden romanın başlarında açıkçası biraz korkmuştum. Ama sonra fikrim değişti, olay örgüsü ile beraber tekrarlar yerlerini ve amaçlarını buldular.

Bir de benim için bir belgesel yönü de var romanın. Askerlikle hiçbir ilgisi olmayan şehirde yaşayan bir insanın, Güneydoğudaki askerlerin orada nasıl yaşadıklarına (uyudukları, yemek yedikleri yerler, gece nöbetleri, aileleri/askerleri ile ilişkileri ve daha bir sürü detay) dair bir fikri oluyor. Bence bu anlamda da çok değerli.

Romanın adını kitabı okumadan önce yerin 2 metre altında olan mezar olarak düşünmüştüm (6 feet under diye de bir dizi var), ama romanda bir yerde “Yer Eksi 2” diye geçenin kazılan mevziler olduğunu okuyunca biraz şaşırdım.

Bence bu romanı objektif olmamakla yargılamak düşülecek bir hata olur. Çünkü roman “taraf olmanın” gereğini anlatıyor özünde zaten. Okuyan da taraf olup okumalı, okudukları, hissettikleri ile bir an düşünüp Türkiye de olan biteni anlamaya çalışmalı diye de bir anafikir çıkarttım ben.

Bir de çok güzel bir cümle var romanda, anlamı çok derin:”Barış soyut, savaş somuttur”.

Dipnot: Bu kitabın uyarlaması olan bir film kesinlikle çekilmeli ama yönetmeni Francis Ford Coppola olmalı, kesin yeni bir “Apocalypse Now” olur..

/ Okur Görüşleri

Share the Post