Bir solukta değil, soluklana soluklana okunacak bir kitap // Sevgi DENİZ // 3 Nisan 2008

Bir solukta değil, soluklana soluklana okunacak bir kitap // Sevgi DENİZ // 3 Nisan 2008

Öncelikle kitapların beni çok hem de çok fazla etkilediğini söylemem lazım. Bunları yazmak için birkaç gün bekledim. Bunu özellikle yaptım. Kitabın hangi yönünden daha fazla etkilendiğimi bile ayırt edemiyorum. Sanırım yaşanmış olması, yaşanıyor olması ve daha da kötüsü yaşanacak olması insanı sarsıyor. İki kitabın birbiriyle kıyaslanması imkânsız. Her iki kitap da çok olgun ve lezzetli meyveler. Fakat biri kiraz, biri vişne diyelim. Ağacı, yaprağı ve hatta görüntüsü bile aynı olsa da ağızda bıraktığı lezzeti çok farklı. Bu iki kitap da öyle.

Güneydoğudan Öyküler daha yalın, akıcı, farklı olaylar ve farklı tiplemelerle sürükleyici ve duygulara uzanan bir kitap. Yer Eksi İki çok farklı. Konu Güneydoğu ama konunun ele alınışı kurgusu, edebi dili ve derinliği olan bir kitap. İlk bölümü okuduktan sonra önce giriş yapamadım. Bağlantı kurmaya çalıştım. Sonra romanın kurgusunu fark ettim. Çok iyi, sağlam oturmuş bir kurgu. Glean Mead’ın “8.Gün”ü 600 sayfada 8 günü anlatmış, Yer Eksi İki’de yaklaşık 400 sayfada 4 gün ve sadece üç kahramanla anlatılmış. Büyük başarı. (Glean Mead bu kitaptan kopya çekmiş olmalı.) Önceleri kitaptaki detaylara çok takılıp dikkatim dağılıyordu. Kaptan Swing ve Puik uzun süre dikkatimi dağıttı. Fakat daha kitabın ilk bölümlerinde heyecanlı çatışmalar dikkati tekrar kitap üzerinde topluyor. Abarttığımı düşüneceksiniz ama kitapta her şey var. Felsefe (16.yy ait bir kitaptan gönüllü kulluk) tarih, mitoloji (Hititler, Kadeş antlaşması) psikoloji, kişisel gelişim (gönüllü kölelik vb.) çok uzatmak istemiyorum. Kitabın başlarında detaylara takılıp okuma hızımın düşmesi canımı sıkıyordu ama ilerledikçe bu hoşuma gitmeye başladı. Asla kendimi içine koyamayacağımı düşündüğüm kitapta hep içinde buldum kendimi. Bu kitaptan sonra gelinciklere bakmak ruhumu çok acıtacak. Ancak bu kadar iyi anlatılabilir. Öyle bir anlatım ki bu kitabı okuyan herkes eminim ki paçasına bakmıştır o kan bulaştı mı diye. Olumsuz bir eleştiride bulunayım diye çok uğraştım. Bulamadım, gerçekten bulamadım. Tüm samimiyetimle… Hani çok değerli yazar ve araştırmacı gazeteciler “bir solukta okunacak bir kitap “ diyorlar ya, ben ona katılmıyorum. Bu kitap bence soluklana soluklana okunacak bir kitap. Öyle yerler var ki, üstünde uzun uzun düşünülmesi ve dönüp bir daha düşünülmesi gerek. Tebrik etmek, başarılı bulmak hissettiklerimi tanımlamıyor ve ne yazık ki tanımlayacak sözcük de bulamadım. Kelime dağarcığım mı zayıf yoksa bazı duyguları ifade eden sözcükler türetilmedi mi?

/ Okur Görüşleri

Share the Post