Atatürk’ün anladığı gençlik bu olmamalı // Öznur Kilitçi // 9 Eylül 2007

Atatürk’ün anladığı gençlik bu olmamalı // Öznur Kilitçi // 9 Eylül 2007

Merhaba, Öncelikle Güneydoğu’dan Öyküler kitabınızı okudum ve kitabı okurken bir dakikaya birçok duyguyu sığdırmak zorunda kaldım. Kitabı elime ilk aldığımda anlattığınız hikâyeler beni içine öyle bir çekmişti ki, bir yandan bütün hikâyeleri okuyup çocukluğumda yaşanan olayları öğrenmek istiyordum, bir yandan da kitabın bitmesini istemiyordum. O kitabın daha kalın olması lazımdı. Bu yaşananlara dair daha çok şey okuyup daha çok şey öğrenmek istiyordum. Bir asker çocuğu olduğunuz için bazen sizi suçlarcasına -ya da bize öyle geliyordu- birilerinin hiç bir şey bilmemesine rağmen askerlik kurumu için yaptığı yorumlar sizi yıpratıyor. Şimdi biraz daha eminim kendimden ve savunmuş olduğum düşüncelerden ve çok teşekkür ediyorum size.

Kitabın başında bu kitabı yayınlamanızda ve tanıtımını yapmakta ne kadar sıkıntı çektiğinizden bahsetmişsiniz. Yediremedim bunları kendime (hoş bu kitapta yazılan birçok gerçeği yediremiyordum zaten). Yalancı ve sahtekâr bir medyaya sahip olduğumuzun farkına çok zaman önce vardım. Eğer bu kitap bir şekilde tanıtılamıyorsa başka türlü tanıtılmalı diye düşündüm. Ama bunu siz de benim gibi biliyorsunuz ki benim neslim kitap okumayı sevmiyor! Ya da kitap okumaya ayıracak vakitleri yok! Yeni nesil ne kadar garip değil mi? Ben bile benden bir iki yaş küçük ya da benimle yaşıt kendi neslime bile akıl sır erdiremiyorum çoğu zaman ve bunun için gerçekten çok üzgünüm ve özür dilerim… Dediğim gibi şimdi internet çağında yaşayan arkadaşlarım kitap okumak yerine internette vakit geçiriyor. Dedim ya benim kendi neslime ben bile akıl sır erdiremiyorum diye. Sizin anlattıklarınızı biz anlattığımızda bize inanmayanlar var. Doğru yaşanmadan nasıl anlaşılır bu anlattıklarınız. Ama bir de insan hakları çığırtkanlıyla, “Türkiye artık eyaletlere bölünsün”, “ordu güvenilir değil”, “Kürtlere özerklik tanınsın”,”askerliğe karşıyım” hatta “ordu gereksiz” diye yorum yapan birçok insanla savaşıyorum. Anlatmaya çalışıyorum bunları. Ben yaşamadım belki bu anlattıklarınızı, ama anlamaya çalıştım okurken, yaşamaya çalıştım… Onlar da yaşamadı ve bilmiyorlar da, anlamıyorlar da, anlamayacaklar da… Bunları yaşayan birinin anlatımıyla benim anlatımım gerçekten çok farklı olur. Ben ancak okuduğum kadarını anlatabilirim onlara, siz ise yaşadıklarınızı. İlk doğduğumda gözümü açan bir askermiş, askeri doktor. Lojmanlarda büyüdüm, babamın sabahları tıraş makinesi sesiyle uyandım, nizamiyedeki asker ağabeylerle konuştum. Babamın üniformasına daha çocukken özenip eve geldiğinde çıkartıp ben giyerdim. Mavi brandalı balkondan servisini beklerdim, tatbikattan dönüşlerini bekledim. Göreve gittiğinde en son giydiği gömleği koklayıp onun kokusunu unutmamaya çalıştım. Üniversiteye girmek için sınav formunu doldururken Harp Okuluna girmek istiyor musunuz dairesini işaretledim, boyumun yetmeyeceğini bildiğim için sonradan gelen formları doldurmadım, zaten Harp Okulu için puanım da yetmedi. Yine vatanını benim gibi çok seven birine kaptırdım gönlümü, aldı ve gitti… Kim bilir sizin bir zamanlar pusuya yattığınız ya da çatışmaya gittiğiniz yerlere mayın döşerken ya da mayınları temizlerken ona yarenlik eder, yalnızlığını paylaşır… O yüzden anladım belki sizi, yaşadım anlattıklarınızı. Ama “ben anladım ya, boş ver onlar anlamasa da olur diyemedim”, buna hakkım yoktu, vatanını deli gibi seven bir insanın bunu düşünmeye hakkı yoktu. Yeni nesil gençlik böyle olmamalıydı, Atatürk’ün anladığı gençlik bu olmamalı.

/ Okur Görüşleri

Share the Post