Askerliğimi Güneydoğu’da yapmak için elimden geleni yapacağım // gigatiger // 23 Haziran 2004

Askerliğimi Güneydoğu’da yapmak için elimden geleni yapacağım // gigatiger // 23 Haziran 2004

Kitabınızı ilk gördüğümde bundan 3 hafta evveldi. Ankara’ya kız arkadaşımı ziyarete gitmek için hazırlanıyordum ve yolda okurum diye kitap arıyordum kitapçıda. Önemli olmayan bir kitap aldım. Gittim parasını ödedim ve sonra adam kredi kartı işlemleri ile uğraşırken ben kendi kendime dur bakalım biraz daha bakayım şu kitaplara dedim ve sizin kitabınızı gördüm, önüne baktım arkasına baktım, kitabı yerine koydum ve başladım İstanbul-Ankara arasındaki yolu almaya.

Elimdeki keşke almasaydım dediğim kitabı okurken aklımda hep sizin kitabınız kaldı. Ankara’ya ayak basar basmaz kendime ve aradaki sürede hep “o kitabı almalıydın olum” dedim. Nihayet geçen cuma (o kitabı o yolda okumalıydım başka hiçbir şey araya giremezdi otobüs yolculuklarında) kitabımı(zı) aldım. 6 saatlik yol boyunca kitabımı(zı)n yarısından fazlasını bitirmiştim. Ama ilginç olan Bolu yoluna geldiğimizde otobüs aşırı derecede yağmurlu bir havada yol alıyordu. Gökyüzünden şimşekler çakıyordu ve bundan seneler önce yaşanmış olaylara baka baka kah gülerek (komutan-er diyaloglarına) kah ağlayarak (pusulara, baskınlara, şehitlere, psikolojik durumlara) Ankara’ya vardım. Neredeyse hayatımın tek aşkı kız arkadaşımı görmeden hemen yeni bir otobüs bileti alarak İstanbul’a dönesim ve yolda kitabı bitiresim geldi. Beni hiçbir şey rahatsız etsin istemedim. Dağları görmek istedim, anlayabilmek için evimde rahat odamda oturup -hmm demek böyle yatmışlar 7 saat demek istemedim, ama maalesef kız arkadaşım çoktan mevzilenmişti AŞTİ durağında. Ankara’dan dönüşümde ise kitabımı(zı) bitirdim. Hakkınızda yazılanları okumadım bile çünkü benim için önemli değildi. Ben zaten sizi ve sizin gibileri okumuştum Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da,1. ve 2. İnönü’de, Allahu Ekber dağlarında, Galiçya ve Yemen’de…

1991’de bir köy baskının haberlerini izliyordum “Anadolu’dan Görünümde”. Programın sunucusu Ertürk Yöndem yine aynı taş ifadesiyle güvenlik güçlerimiz ve teröristlerin savaşını anlatıyordu ve 245 kişinin katledildiği köyleri gösteriyordu. Ve biz bunları unuttuk, bize bunları unutturdular en büyük destanlarımızdan birinden utanır hale geldik. Şehitlerimizin adını bilmez olduk, “korktuk” sindirdiler bizi bilinen sebeplerle, askerlik mesleğini/görevini gençlerin gözünde “öcü” yaptılar. Sizin de bildiğiniz gibi, ama yok öyle değil artık! Benim için değil! Şu an tam olarak doğru kelimeleri bulamıyorum fakat, eğer o yıllarda yanınızda savaşma şerefine ulaşmış veya emir komutanız altındaki bir er olsa idim gözümü kırpmadan sizinle ve o bölgedeki anlattığınız tüm komutanlarımızla cehennemin dibine kadar öleceğimi paramparça olacağımı bilsem de gelirdim.

Size ailem ve ileride kuracağım ailem, olacak çocuklarım adına sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Türk milletinin sizin ve orada anlattığınız insanlar gibi insanları yetiştirdiği sürece ilelebet var olacağına adım gibi eminim ve sizin gibi insanlarla aynı coğrafyada olmaktan gurur duyuyorum…

Not: 24 yaşındayım askerliğimi henüz yapmadım ama 2006 Ocak için karar aldırdım ve askerliğimi Güneydoğu’da yapmak için elimden geleni yapacağım, her ne kadar sizin bayrağınızı devralamasak da yapabileceklerimi esirgemeyeceğim. Son olarak kitabınız benim için “masa başı kitabıdır” ben bitirdikten sonra hemen (3 dakika 23 saniye) annem okumaya başladı ve ben bu kitabı elimden geldiği çok insanla paylaşacağım.

/ Okur Görüşleri

Share the Post