Basının günahı hiç olmaz mı? // Hasan Pulur // Milliyet // 29 Şubat 2008

Basının günahı hiç olmaz mı? // Hasan Pulur // Milliyet // 29 Şubat 2008

OTUZ yıldan beri bu savaşın içindeysek, binlerce 30 bin insanı bu savaşta kaybetmişsek, başladığı gün dönemin Başbakanı Özal’ın “Üç beş çapulcunun işi!” diye küçümsediği savaşı, bugün askerlik tarihine geçecek örnek bir harekâtla sona erdirmek istiyorsak, bu işte bir yanlış var demektir, hem de süregelen bir yanlış… Kimin kabahati bu yanlış? 

HEMEN her kesimin, başta “Kürt realitesini kabul etmek zorundayız!” diyen Demirel’in, “Benim babaannem de Kürttü!” deyip “Ben federasyon demiyorum, federasyon tartışılsın, diyorum!” diyen Özal’ın, milletvekili listesine Kürt adayları doldurup CHP’nin mirasçısı SHP’yi tüketen Erdal İnönü’nün, Avrupa’nın yolu Diyarbakır’dan geçer!” diyen Mesut Yılmaz’ın, “Kürt sorunu benim sorunumdur” diyen Tayyip Erdoğan’ın bu yanlış da payı yok mudur? Bu lafları onlar etmişlerdir, lakin gelinen nokta da işte budur; kısacası, varılan bu noktada herkesin bir günahı, günah payı vardır.

 * * *

 YA basının, gazetecilerin? Hiç olmaz mı? Uzun yıllar Güneydoğu’da görev yapan üst düzey bir subay, 1997 yılında, bakın neler demiş, 11 yıl önce… Çuvaldızı ona buna rasgele batırırken, iğnenin ucunu biraz kendimize dokundurmamız nasıl olur?…(x) “Bence basının durumu daha da vahim. Açıkça söylüyorum, isteyerek ya da istemeyerek PKK’nın lehinde haber yapan o kadar çok gazeteci var ki! Kimsenin bilgisizliğini ayıplamıyorum, ama bir laf vardır, bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıptır, diye. Maalesef bizim basın biraz cahil. Havan topuna roketatar der, mayına bomba der. Ne olmuş diyeceksiniz, ha havan, ha top… Pek önemi de yok! Buna da zaten güler geçeriz. Peki, bana açıklar mısınız lütfen 1992’deki Kuzey Irak harekâtında, PKK dağılma sürecindeyken Apo’nun inine kadar inip Apo ile röportaj yapmak gazetecilik midir? İşte buna gülüp geçemem, kasıt ararım. Peki, ya Şırnak’ta bir dağ evinde oturup, Cizre olaylarını görmüş gibi haber yapmak gazetecilik midir? Ağdalı, hamasi programlar yapmak gazetecilik midir? Aklı sıra propaganda maksatlı, her tarafından vıcık vıcık yağ akan televizyon programları nedir?”

* * *

BUNA benzer görüşleri ve bundan sonraki görüşleri çok yerde işitip muhatap olduğumuz için yadırgamadık: “Bir elleri yağda, bir elleri balda, kurulup köşelerine ahkâm kesiyorlar” tepkisi hiç yabancı değildir.

* * *

BU subay da öyle diyor: “Sanki adamlar başka bir dünyada yaşıyorlar. Ruanda, Bosna, Türkiye sınırları içindeymiş gibi, öncelikle oralarla ilgili haberler. Bosna için paralar toplanıyor, yürüyüşler, programlar yapılıyor, bunu anlamıyorum. Neymiş efendim, sınırları kalkmışmış, artık dünya hakları varmış, milliyetçilik ölmüşmüş. Bunu söyleyen en hızlı Kürt milliyetçileri, bir de eski tüfek solcular.(…) Sınırlar kalktı mı, kalkmadı mı gelsinler ben onlara göstereyim, onlara Suriye sınırını, Irak sınırını, İran sınırını göstereyim.”

* * *

ÜST rütbeli subayın basın hakkında uzayıp giden başka görüşleri de var ama, bu kadarı yeter. Fazlası fazla! Hem artık, “Sen öyle dedin, ben böyle yazdım!” deme zamanı gelip geçmiştir. Artık geçmişe kalın bir çizgi çekip geleceğe barış umuduyla bakmanın zamanı gelmiştir. Yine boş laf deryasında boğulacaksak… (x) Güneydoğu’dan Öyküler, Hakan Evrensel.

/ Hakkında Yazılanlar

Share the Post