Şehit olmak mı, şahadet haberi vermek mi? // Hasan Pulur // Milliyet // 27 Mayıs 2007

Şehit olmak mı, şahadet haberi vermek mi? // Hasan Pulur // Milliyet // 27 Mayıs 2007

GÜNEYDOĞU’DA savaşmış bir subay sormuştu: “Şehit olmak mı zor, şehitlik haberini vermek mi zor?”

Şaşırıp kalmıştık, sanki bir yumruk yemiştik, o devam etti:

“Ya da oğlunun, kocasının, babasının şehitlik haberini almak mı?”

GÜNEYDOĞU’DA savaşmış bir subay sormuştu: “Şehit olmak mı zor, şehitlik haberini vermek mi zor?”

Şaşırıp kalmıştık, sanki bir yumruk yemiştik, o devam etti:

“Ya da oğlunun, kocasının, babasının şehitlik haberini almak mı?”

* * *

GÜNEYDOĞU’DA altı şehit daha verdik, altı ailenin ocağına ateş güllesi düştü; kimi oğluna, kimi kocasına, kimi babasına, kimi nişanlısına yandı…. Ama kaç gün, kaç zaman, ölümle ölünmüyor ki! Hayat, bu büyük acıya, ölüm acısına rağmen sürüyor, kaybettikleriniz hiç aklınızdan çıkmasa bile…

* * *

HAKAN Evrensel bir olay anlatır… (x)

Bir askeri lojman, karşılıklı iki dairede iki genç subay ve çok iyi anlaşan eşleri…

“Aydın Teğmen”in eşi -rütbesi belki de üsteğmendi, belki de yüzbaşı- sabah mutfağı toplarken pencereden dışarı baktı, nizamiyeden siyah bir otomobil ve arkasında da bir cankurtaran, bu araçların niçin geldiğini artık öğrenmişti, içinden “İnşallah bize gelmez” diye dua etti. Oysa araçlar gelip onların apartmanının önünde durdular. İçi titredi, kapıya dayanıp dışarıyı dinledi. Telaşlı bir koşuşturma, bir şeyler olduğu belli. Küçük köpekleri Can Can, sessiz inlemeye başladı, havlamıyordu…

Merdiven başındaki komutan soruyordu:

“Kaç numaralı daire oğlum?”

“Komutanım numara yazmıyor kapılarda…”

“Niye öğrenmedin!”

“Komutanım, hemen sorarım!”

* * *

“DUR, yapma!” demeye kalmadan er, zili çaldı.

Sonra?

Sonrasını “Aydın Teğmen”in eşi anlatsın:

“Sevil de kapının arkasında benim gibi bekliyordu. Kapı açıldı, bir çığlık bütün apartman koridora çıktı. Koşuşturma sürerken, ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Kapının arkasında yere diz çökmüş, Allah’a şükrediyordu. Ellerimi titreye titreye ağzımdan çektim, Aydın’a bir şey olmadığı için seviniyordum, ama karşı dairede gördüğüm manzara beni darmadağın etti, büyük bir suçluluk duygusuyla irkildim. Duygularımı bastıramıyordum bir türlü, zaten gerek de kalmadı. Bir iki dakika içinde hata yaptıklarını, yanlış eve geldiklerini anladılar. Onca gürültünün içinde, her şeyi duymuştum.”

* * *

SONRA…

“Benim kapımı defalarca çalmışlar, kapıyı kırmışlar, beni hastaneye kaldırmışlar, Levent’le Selin’i de okuldan almışlar.”

* * *

“AYDIN Teğmen”in eşi kocasının “şahadet” haberini böyle öğrendi.

Ve o iki dakikayı keşke yaşamasaydım, dedi…

“Çok şükür kocam şehit olmamış!” diye sevindiği o iki dakikayı…

* * *

HER şehit evinin bir öyküsü vardır…

Bu da onlardan biri…

————————

(x) Güneydoğu’dan Öyküler/2 Ümit Yayıncılık

/ Hakkında Yazılanlar

Share the Post