Dönüşüm?.. // İlhan Selçuk // Cumhuriyet // 8 Haziran 1997

Dönüşüm?.. // İlhan Selçuk // Cumhuriyet // 8 Haziran 1997

Bugün pazar..
Haziran’ın ilk haftasını aştık; İstanbul’a yaz bir türlü gelemedi..
Kuzey Irak’ta hava nasıl?..
Atruş’ta, Zap’ta, Zaho’da ya da bir başka yerde hava soğuk mu, sıcak mı, rüzgârlı mı, güneşli mi?..
Bugün pazar..
İstanbullu pazar gezintisine çıkacak…
Ya Kuzey Irak’ta ne olacak?..
Kim şehit olacak?..
Kim gazi?..

Bugün pazar..
Haziran’ın ilk haftasını aştık; İstanbul’a yaz bir türlü gelemedi..
Kuzey Irak’ta hava nasıl?..
Atruş’ta, Zap’ta, Zaho’da ya da bir başka yerde hava soğuk mu, sıcak mı, rüzgârlı mı, güneşli mi?..
Bugün pazar..
İstanbullu pazar gezintisine çıkacak…
Ya Kuzey Irak’ta ne olacak?..
Kim şehit olacak?..
Kim gazi?..

Pazar günü ben evdeyim; elimde bir kitap; daha önce bu köşede adını andığım “Güneydoğu’dan Öyküler.” Yazan: Hakan Evrensel. Birinci sayfadan başlayan bir konuşmayı birlikte okuyalım mı!.. Sorulu-yanıtlı bir bölüm bu:
“- PKK ile mücadele için uzun bir süre Güney-doğu’da bulundunuz. Hangi çapta birliklere komuta ettiniz?..
– Taktik birliklere. Bu askeri bir tabirdir. Emir alan birliklere kısacası. Yani planlamacı olmadım. Evet, belki küçük operasyonları planlayıp uyguladık. Ama büyük operasyonlara, hem büyük birliğin bir parçası olarak katıldım.
– Operasyonlara da çıkıyor muydunuz?
– Tabii ki çıkıyordum. Komutan birliğinin başında olmak zorundadır. Özetle, tim komutanlığından tabur komutanlığına kadar birçok birliğe komuta ettim.
– Hiç çatışmaya girdiniz mi?
– Hep bu soruyu sorarlar. Siz de sordunuz. Evet girdim.
– Çatışma nasıl bir şey, bize anlatabilir misiniz?
– İşte bu imkânsız. Belki anlatabilirim, ama, tahayyül edemezsiniz. Bunda sizin ya da benim bir suçum yok. Yaşamayan bilmez.
– Biraz çalışsanız?
– İyi de çatışma sahneleri olan filmler bile o anları tam olarak anlatamıyor ki. Ben şimdi bir havan mermisinin ya da RPG-7’nin sesini nasıl tarif ederim? Ama hakkını yememek lazım. Bir iki film var. Bunlar çok gerçekçiydi. (…) Bana kalırsa çatışma bir adamın başının üstünden mermi geçmesi demektir. Bu, çok farklı bir duygu. O merminin sesini duyduğunuz zaman, hâlâ yaşadığınızı fark ediyorsunuz; bir de tabii ölüme yaklaştığınızı, ilk zamanlar tedirgin oluyorsunuz. Belki de korkuyorsunuz. Ama insan alışıyor bu seslere, ilk çatışmayı kazasız belasız atlatırsanız, diğerleri sorun olmuyor artık. Ben mesela ilk çatışmamda kilitlenmiştim. Öylece donakalmıştım. Yanımdakiler uyandırmıştı beni. Sonraları alıştım. Merminin vızıltısından, tehlikenin bana olan mesafesini bile çıkaracak duruma geldim.”
Bugün pazar; İstanbul’da hava pis.. Kuzey Irak’ta nasıl?..
Biz bir başka dünyada yaşıyoruz.
Asker bir başka dünyada yaşıyor; yıllardan beri savaşa savaşa öğreniyor, bileniyor, düşünüyor, bilinçleniyor; Ordu’nun değişimi elle tutulurcasına somutlaşıyor; Kuzey Irak’ta helikopter düştü mü, olayın içine Ermenistan, Iran, Suriye, Güney Kıbrıs, Yunanistan, Sırbistan, Rusya giriyor…
Küreselleşmeye yalnız piyasa açısından bakılırsa, yanlış olur…
Küreselleşme işte bu!..
Güneydoğu’da başının üstünde uçan merminin sesinden türünü saptayan asker, helikopteri düşüren füzenin kaynağına eğildi mi, dünya.ölçeğinde düşünmeye başlayıp kişiliğinin çapını büyütüyor.
Türkiye, hızla bir dönüm noktasına doğru gidiyor; yarın hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…

/ Hakkında Yazılanlar

Share the Post