Cudi Dağı’ndaki İtalyanlar // Hasan PULUR // Milliyet // 24 Ocak 1999

Cudi Dağı’ndaki İtalyanlar // Hasan PULUR // Milliyet // 24 Ocak 1999

ASTEĞMEN, yedeksubaylığını Cudi Dağı’nın eteğindeki taburda yapıyordu. Yola kurulan kontrol noktasında, karakolda sık sık yabancılarla nöbetçiler arasında, dil anlaşmazlığı yüzünden tartışma çıkar ve İngilizce bilen asteğmeni yardıma çağırırlardı.
LÜKS bir ciple gelen İtalyanlar yola devam etmek istiyor, askerler de bırakmıyorlardı. Biri kadın üç İtalyan, Roma Hukuk Fakültesi’nde doktora öğrencisiydiler, Ortadoğu üzerinde tez hazırlıyorlardı. Asteğmen, İtalyanlara gece yola çıkmanın tehlikesini anlattı ve tabur komutanının onları, akşam yemeğine davet ettiğini söyledi.

ASTEĞMEN, yedeksubaylığını Cudi Dağı’nın eteğindeki taburda yapıyordu. Yola kurulan kontrol noktasında, karakolda sık sık yabancılarla nöbetçiler arasında, dil anlaşmazlığı yüzünden tartışma çıkar ve İngilizce bilen asteğmeni yardıma çağırırlardı.
LÜKS bir ciple gelen İtalyanlar yola devam etmek istiyor, askerler de bırakmıyorlardı. Biri kadın üç İtalyan, Roma Hukuk Fakültesi’nde doktora öğrencisiydiler, Ortadoğu üzerinde tez hazırlıyorlardı. Asteğmen, İtalyanlara gece yola çıkmanın tehlikesini anlattı ve tabur komutanının onları, akşam yemeğine davet ettiğini söyledi.

TABUR komutanı yemekte sordu:
“Türkiye ve PKK hakkında ne düşünüyorlar?”
İtalyanlar başladılar anlatmaya…
Tanrı, böyle komşuları olduğu için Türkiye’ye yardım etmeliydi. Türkiye bir batağa saplanmıştı, Amerika’nın bölgede hakimiyet kurmasına izin vererek hata etmişti. Türkiye PKK konusunda da hatalar yapmıştı. Bu savaş bitirilmeliydi. Kürtlerin istekleri çok büyük şeyler değildi ki! Hemen özerklik anlaşması imzalanmalıydı. Zaten Kürtlerin devlet kuracak kapasiteleri yoktu.
İTALYANLARIN, nasihatı sürüp giderken tabur kumandanı araya girdi:
“Sor bakalım şunlara, İtalyanların Ortadoğu ve Türkiye üzerinde ne gibi emelleri var?”
İtalyanlara göre, İtalya Ortadoğu ile ilgilenmiyordu, ama bu, aslında hata idi, buraları Amerika, İngiltere ve Almanya’ya bırakılmıştı, İtalya geç kalmıştı.
KOMUTAN bir torba getirtti, torbanın içindekileri masanın üzerine döktü, 10 kadar mayın, Rus, Amerikan, Alman ve…
Komutan birini eline alıp İtalyanlara sordu:
“Bu ne biliyor musunuz?”
Hayır bilmiyorlardı.
“İyi bakın, iyi bakın tanımanız gerek!”
Bu defa asteğmen komutanı beklemeden atıldı:
“O elinizdeki bir İtalyan mayınıdır, markası da Waisella’dır.”
Şaşırdılar, bozuldular, sesleri çıkmadı.
Komutan ağızlarının payını verdi:
“Taa İtalya’dan gelip bize, Ortadoğu’nun tüm sıkıntısını çekenlere ders vermeye kalkıyorsunuz. Bir yandan da PKK’ya mayın satıyorsunuz. (…) Korkmayın size bu düşüncenizden, sözlerinizden ötürü bir şey yapacak değiliz. Tek üzüldüğüm, bizi aptal sanmanız. Göreceksiniz bir gün bu bataklıktan çıkacağız. Ve bizi bu bataklığa saplayanlar kendileri bu bataklıkta boğulacaklar.”
İTALYANLAR, geceyi geçirecekleri araçlarına giderken, komutan arkalarından gülüyordu, asteğmen de izin isteyince kolundan tuttu:
“Bana bak asteğmen, sen de yarın bir gün gideceksin buralardan. Ama biz bu yerlere gelmeye devam edeceğiz. Bu geceyi, bu İtalyanları unutma!”
BU hikâyeyi ve benzerlerini Hakan Evrensel’in “Güneydoğu’dan Öyküler 11” adlı kitabında bulacaksınız. (Ümit Yayıncılık)
Kimdir Hakan Evrensel?
Geliri Güneydoğu gazilerinin tedavilerine ayrılan kitabın arka kapağında şunlar yazılı:
“1967’de Ankara’da doğdu. Büyüyünce ne olacaksın diye soranlara, asker olacağım dedi. Oldu. O zaman en iyisi diye, zor ne varsa onu yapmaya çalıştı. Güneydoğu’ya gitti. Bu kez, bir yerlerde yanlış var, ama nerede diye sormaya başladı. Yanlışın ne olduğunu ordu içinde bulamayacağını anlayınca çok sevdiği askerlik mesleğinden kendi isteği ile ayrıldı, gazeteciliğe başladı.”
PEKİ, bu yaşanmış hikayeleri niçin yazdı?
Anlattı:
“Birinci ve en önemlisi, on yıl sonra, bu yaşananlara kimsenin inanmayacağı endişesidir. Bir diğeri ise, terör örgütü ile mücadelenin haklılığıdır. Anlaşılmaz bir acz içinde bulunan kamuoyu yaratıcılarının, kendi temelsiz gerçekleri, yazara ilham kaynağı olmuştur.”
“Güneydoğu Öyküleri”ni bir çırpıda okuyacaksınız; ama bir daha, bir daha okuyacaksınız, o insanları tanımak için, o insanları anlamak için…

/ Hakkında Yazılanlar

Share the Post