Bu mayınlar başka mayın… // Hasan Pulur // Milliyet // 4 Haziran 2009

Bu mayınlar başka mayın… // Hasan Pulur // Milliyet // 4 Haziran 2009

“TERÖRLE bir yere varılır mı, varılamaz mı, gördünüz!” diye yazmamıza bozulmuş, “Ne demek istiyorsunuz?” diye soruyor.
Soracak bir şey yok, görünen köy ortada…
Eğer, 25 yıl önce PKK’nın Eruh ve Şemdinli baskınına “Birkaç çapulcu eşkıyanın işi!” diyen Başbakan Özal’ın peşine takılanlar, herkesi uyutmaya kalkışmasalardı, bugün buraya gelmezdik.

“TERÖRLE bir yere varılır mı, varılamaz mı, gördünüz!” diye yazmamıza bozulmuş, “Ne demek istiyorsunuz?” diye soruyor.
Soracak bir şey yok, görünen köy ortada…
Eğer, 25 yıl önce PKK’nın Eruh ve Şemdinli baskınına “Birkaç çapulcu eşkıyanın işi!” diyen Başbakan Özal’ın peşine takılanlar, herkesi uyutmaya kalkışmasalardı, bugün buraya gelmezdik.
Nereye mi geldik?
Daha da nereye geleceğiz? Hiç merak etmeyin, yakında PKK’nın ateşkes çağrısına, devletlü bakanlarımızdan biri “Üzerinde durulması gereken bir davranış” diyecektir, bekleyin, az sonra!
Kandilli teröristinin “İskoç modelini” ilginç ve ciddi bulan bakan yok mu?
* * *
GÜNDEMDE mayın sorunu var.
Suriye sınırındaki mayınla ne yapacağız?
Ya askerleri şehit eden mayınları ne yapacağız?
Bunu soran yok!
Bu mayınlar oraya nasıl geldi, PKK’ya kim verdi, parası nasıl ödendi?
Hiç düşündünüz mü?
Herhalde PKK Kandil Dağı’nda mayın üretmiyor, dağda mayın fabrikası yok!
Bu mayınların hemen hepsi aziz dostlarımız ve müttefiklerimizin markasını taşıyor.
Amerika da var, Rus da var, Alman da var, İtalyan da var.
PKK parasını veriyor, alıyor.
Peki, aziz ve muhterem dostlarımız, müttefiklerimiz bu mayınların satışını önleyemezler mi?
Hem de nasıl…
Bugün Almanya’da bir el bombası bulunsa, Kırıkkale çıkışlı, “Made in Turkey” markası taşısa neler olabilir?
Yeri göğü üzerimize yıkarlar.
Haklıdırlar da, ama biz sesimizi çıkaramayız, PKK’ya mayın satarlar, patlatırlar, bize de “Şehitler ölmez” diye tören düzenlemek kalır.
* * *
AKLIMZA hep Hakan Evrensel’in anlattığı mayın hikâyesi gelir.
Yabancı dil bilen yedek subay teğmen Cudi Dağı’nın eteğinde takımına eğitim yaptırırken, tabur komutanından emir gelir; onu karargâhta beklemektedir. Teğmen gider, olayı öğrenir, altlarında lüks bir cip olan üç İtalyana askerler geçiş izni vermemişlerdir. Çünkü ileride PKK’nın eline düşüp başlarına dert olacaklardır. Teğmen, biri kadın üç İtalyana gece burada kalmalarını söyler, tabur komutanı onlara yemek verecektir. Sofrada, İtalyanlar terör konusunu açarlar, PKK haklıdır, Türk devleti haksızdır, Avrupa böyle düşünmektedir.
* * *
KOMUTAN, nöbetçiye söyler, bir torba getirilir, torbanın içi masaya boşaltılır, envai çeşit mayın çıkar, Rus mayını, Amerikan mayını, Alman mayını, sarı renkli mayın İtalyan mayınıdır, kadın sorar:
“Acaba patlar mı?
Yedek subay onun anlayacağı bir cevap verir:
“Evet, Türk askeri basınca patlar!”
* * *
TABUR komutanı, “Teğmen, şu söylediklerimi bunlara tercüme et!” der:
“İtalya’nın bilmem neresinden gelip, Ortadoğu’nun sıkıntılarını çeken bizlere ders vermeye kalkıyorsunuz. Bir yandan emperyalizm diyorsunuz, bir yandan teröristlere mayın satıyorsunuz. Bizi suçluyor, bataklığa saplandınız, demeye getiriyorsunuz.
Bizi bu bataklığa sapladıklarını sananların, kendileri de bu bataklıkta boğulacaklardır.”
İtalyanlar süklüm püklüm giderler, geceyi orada geçirip sabah yola çıkacaklardır.
* * *
ACABA binbaşının söylediği son cümleyi hatırlıyorlar mı?
“Ülkeniz bu mayınların hesabını verecektir.”
Şimdilik biz şehit veriyoruz, onların bir şey verdikleri yok!

/ Hakkında Yazılanlar

Share the Post